Alman Sendikalar Konfederasyonu (DGB) Başkanı Yasmin Fahimi, hükümetin sosyal yardım ve bütçe kesintilerine odaklanmasının toplumda derin bir kutuplaşmaya yol açabileceği uyarısında bulundu. Fahimi, tartışmaların özellikle Bürgergeld reformu çevresinde şekillendiğini ve bu yaklaşımın ekonomik büyüme yerine toplumsal gerilim üreteceğini savundu. Bu uyarılar DGB ile hükümet arasındaki tartışmayı yeniden gündeme taşıdı.
Yasmin Fahimi uyarıyor?
Fahimi, sosyal yardım kesintileri ve sertleştirilmiş yaptırımlar odağının siyasi gündemin yanlış noktaya kilitlendiğini belirtti. DGB başkanı, bu tür politikaların toplumda ayrışmayı derinleştirdiğini ve aşırı görüşlerin ekolojik/toplumsal kriz söylemlerinden fayda sağlayabileceğini ifade etti. Ayrıca, hükümetin mevcut politikasının işsizlik ve enflasyonla mücadelede gerekli adımları atmadığını, bunun yerine kamuoyunun dikkatinin sosyal yardımlara yöneltildiğini söyledi.
Bu açıklama bağlamında Fahimi, sosyal kesintilerin toplumsal tepkiyi artırabileceğini ve sendikaların da üyelerini korumak için daha aktif eylemler değerlendirebileceğini vurguladı. DGB lideri, “Bu tartışmaların devam etmesi halinde toplumsal gerilim artar; biz de buna sendikal tepki gösterebiliriz” şeklinde uyarıda bulundu.

Hükümet politikaları ne etkiliyor?
Fahimi, özellikle Bürgergeld reformu ve sosyal yardım uygulamalarındaki sıkılaştırma gündeminin yanlış olduğunu belirtti. Ona göre, mevcut ekonomik görünümde öncelik yatırım, istihdam ve sosyal güvenceyi güçlendirmek olmalı; sosyal kesintiler kısa vadede bütçeyi rahatlatabilir ama uzun vadede sosyal maliyetleri yükseltir. Bu eleştiriler DGB’nin kapsamlı sosyal politika taleplerini yeniden görünür kıldı.
DGB, emeklilik düzeyinin stabil tutulması, sanayi ve altyapı yatırımlarının desteklenmesi ve yüksek gelir gruplarından daha adil vergi alınması gibi politika önerilerini gündeme taşıdı. Fahimi, bu tür önlemlerin hem ekonomik hem de toplumsal istikrarı güçlendireceğini savundu.
Sendikalar nasıl tepki veriyor?
DGB’nin açıklaması, diğer sendikalardan da destek ve uyarı tepkileri getirdi. Bazı sendika temsilcileri, sosyal kesintilerin işçi hakları ve yaşam koşulları üzerinde olumsuz etkileri olacağını belirterek ortak bir çizgi çağrısında bulundu. Görüşlere göre, toplu pazarlık süreçlerinin güçlendirilmesi ve sosyal güvenlik mekanizmalarının korunması öncelik olmalı.
Fahimi ayrıca, işverenlerin ve bazı siyasetçilerin vatandaşların sosyal hakları üzerinden siyaset yapmasının toplumsal kutuplaşmayı körüklediğini söyledi. Bu eleştirinin tonu, grev ve geniş çaplı eylem riskine dikkat çeken ifadeler içeriyor; DGB’nin gerekirse güçlü sendikal tepki verebileceği belirtiliyor.

Grev ve toplumsal gerilim riski nedir?
DGB’nin uyarısına göre, sosyal desteklerdeki sert kesintiler doğrudan yaşam standartlarını etkiler; bu da sendikal harekete ve kamu protestolarına dönüşebilir. Fahimi, böyle bir senaryonun sadece işçi hareketlerini değil, toplumsal huzuru da zedeleyebileceğini; politik kutuplaşmanın artmasının radikal unsurları güçlendirebileceğini ifade etti. Bu değerlendirme, sendikaların tepkisine dair somut uyarı olarak dikkat çekiyor.
Uzmanlar ve sendika gözlemcileri, sosyal politikalarla ilgili sert reformların toplumdaki güven dengesini bozabileceğine işaret ediyor. Ekonomik sıkıntı dönemlerinde sosyal güvence mekanizmalarının zayıflatılmasının, kitlesel tepkiler ve çalışma yaşamında istikrarsızlık riskini artırdığı daha önceki örneklerle de destekleniyor.
Neler bekleniyor ve ne yapılmalı?
DGB, toplumsal istikrar için diyalog çağrısı yaptı. Fahimi, hükümeti ve işverenleri, sosyal politikalar konusunda geri adım atmaya değil; toplumsal uzlaşı ve yatırımlara öncelik verecek tedbirler geliştirmeye çağırdı. Sendika, kamuoyuna yönelik açıklamalarında diyalog kanallarının açık tutulmasının önemine vurgu yapıyor ve toplumsal gerilimi azaltacak somut adımlar talep ediyor.


