MÜNİH – Almanya’da 2025 başından beri yürürlükte olan emlak vergisi reformu, Federal Maliye Mahkemesi’nin kararıyla hukuken kesinleşmiş oldu. Münih’teki BFH, Köln, Berlin ve Saksonya’daki mülk sahiplerinin açtığı davaları ikinci derecede reddederek, reformun Anayasa’daki eşitlik ilkesini ihlal etmediğine karar verdi.
Dava açan mülk sahipleri, yeni sistemde emlak vergisinin ortalama net soğuk kira (Nettokaltmiete) ve arsa değeri gibi pauschal (ortalama) değerler üzerinden hesaplanmasının, bireysel durumları yeterince yansıtmadığını ve bu nedenle adaletsizliğe yol açtığını savunuyordu. Mahkeme ise bu yöntemle yapılan vergi hesaplamasının, Anayasa’ya aykırı bir eşitsizlik oluşturmadığı görüşünde.
Emlak vergisi, Almanya’da eyaletler için en önemli gelir kalemlerinden biri olarak görülüyor. Vergiyi doğrudan sadece mülk sahipleri ödese de, uygulamada bu maliyet çoğu zaman kiracılara yan giderler (Nebenkosten) üzerinden yansıtılıyor. Bu nedenle karar, yalnızca ev sahiplerini değil, dolaylı olarak milyonlarca kiracıyı da ilgilendiriyor.
Kararla birlikte Federal Hükümet, uzun süredir tartışma konusu olan reformu değiştirmek zorunda kalmayacak. Buna karşın, yeni sisteme itiraz eden çok sayıda mülk sahibi, artık hukuki açıdan manevra alanlarının büyük ölçüde daraldığını kabul etmek zorunda kalacak.
Emlak vergisi reformu ne getiriyordu?
Meclisten geçen ve 2025 başında yürürlüğe giren emlak vergisi (Grundsteuer) reformu, Almanya’daki tüm taşınmazların vergilendirilme sistemini temelden değiştiriyor. Eski sistemde, Doğu ve Batı Almanya’da 1970’ler ve 1960’lardan kalma çok eski değerleme verileri kullanılıyordu. Yeni düzenlemeyle birlikte, vergi hesabında artık arsa değeri, bölgeye göre ortalama net kira bedelleri, bina türü ve büyüklüğü gibi daha güncel ve piyasa gerçeklerine yakın kriterler esas alınıyor.
Reformun resmi gerekçesi, Anayasa Mahkemesi’nin “eski sistem eşitsizlik yaratıyor” tespiti sonrası, tüm taşınmazların daha adil ve güncel bir temelde vergilendirilmesi ihtiyacıydı. Ancak pratikte birçok mülk sahibi, özellikle değer artışı yüksek bölgelerde, yeni sisteme geçişle birlikte emlak vergisinin fiilen yükseldiğini ve bunun da kiralara yansıyarak ek yük oluşturduğunu savunuyor.
Bugünkü kararla birlikte Federal Maliye Mahkemesi, bu yeni yöntemin anayasal açıdan sorun teşkil etmediğine hükmetmiş oldu. Bu da, siyasi düzeyde köklü yeni bir reform yapılmadığı sürece, emlak vergisi sisteminin uzun yıllar bu çerçevede devam edeceği anlamına geliyor.


