Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin sığınmacıları üçüncü ülkelere göndermesinin önünü açan tartışmalı bir düzenlemeye çoğunluk oyu ile onay verdi. Oylamada Avrupa Halk Partisi (EPP/EVP), sağ ve aşırı sağ gruplarla birlikte hareket ederek teklife destek verdi.
Yeni düzenlemeye göre, AB’ye sığınma talebiyle gelen kişiler iltica başvurularını AB topraklarında değil, AB tarafından “güvenli üçüncü ülke” olarak tanımlanan devletlerde yapmak zorunda kalabilecek.
En çok tepki çeken noktalardan biri, sığınmacının gönderileceği ülke ile kişisel bir bağının bulunması şartının kaldırılması. Böylece aile bağı, dil veya kültürel yakınlık ya da o ülkede daha önce bulunmuş olmak gibi kriterler zorunlu olmaktan çıkarılacak.
Düzenlemenin, iltica başvurularını fiilen AB sınırları dışına taşımayı hedeflediği belirtiliyor. Bu yaklaşım, kamuoyunda sık sık “Ruanda modeli” olarak anılan, iltica süreçlerinin üçüncü ülkelere devredilmesine dayanan politikalara benzetiliyor. Destekleyenler, bu adımın düzensiz göçü azaltacağını, AB ülkeleri üzerindeki baskıyı hafifleteceğini ve insan kaçakçılığıyla mücadeleyi güçlendireceğini savunuyor.
Buna karşılık, Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve Sol gruplar düzenlemeye “hayır” oyu verdi. Çok sayıda insan hakları örgütü de, alınan kararın; sığınma hakkını fiilen zayıflatacağı,
hukuki güvenceleri ve adil prosedürlere erişimi zorlaştıracağı,
mültecilerin insan hakları açısından riskli veya güvensiz ülkelere gönderilme ihtimalini artıracağı yönünde uyarıda bulunuyor.Söz konusu düzenleme, AB’nin yeni Göç ve İltica Paktı kapsamında planlanan reformların bir parçası. Avrupa Parlamentosu’nun onayının ardından şimdi AB üyesi ülkelerle nihai yasa metni üzerinde müzakereler yürütülecek. Bu süreçte, hangi ülkelerin “güvenli üçüncü ülke” sayılacağı ve bu statünün hangi kriterlere göre belirleneceği tartışmaların odağında olmaya devam edecek.


