Federal Ayrımcılıkla Mücadele Sorumlusu Ferda Ataman, Almanya’da cinsel tacize karşı mevcut hukuki mekanizmaların yetersiz olduğunu söyleyerek Genel Eşit Muamele Yasası’nın (AGG) kapsamlı biçimde güncellenmesi çağrısında bulundu. Ataman, yaptığı açıklamada yalnızca ceza hukukunda yapılacak sertleştirmelerin günlük hayatta yaşanan riskleri azaltmayacağını, mağdurların alışverişte, spor salonlarında, toplu taşımada veya ev arama süreçlerinde hâlâ ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Bu uyarı, Almanya’da kamusal alanda güvenlik, kadınların korunması ve azınlıkların maruz kaldığı taciz tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.
Ataman’ın açıklamaları, federal hükümetin AGG reformu üzerinde yeniden çalışmaya başladığı bir döneme denk geliyor. Özellikle kadın örgütleri ve ayrımcılık uzmanları, mağdurların şikâyet edebilmek için uzun ve karmaşık prosedürlere maruz kaldığını ve bu nedenle taciz vakalarının büyük bölümünün görünür hale gelmediğini savunuyor.
Ceza hukukundaki sertleşme neden tek başına çözüm oluşturmuyor?
Almanya’da son yıllarda cinsel saldırı ve taciz davalarına ilişkin cezaların artırılması tartışma yaratırken Ataman, bu yaklaşımın günlük hayattaki sorunları çözmekte yeterli olmadığını belirtti. Ona göre ceza hukuku “olay olduktan sonra” devreye giriyor; oysa birçok mağdur günlük yaşamda tacizi bildirmekten çekindiği için süreç hiç başlamıyor.
Ataman, özellikle iş başvurusu, ev arama veya alışveriş gibi durumlarda mağdurların yaşadıkları tacizi kanıtlamasının zor olduğunu ifade ediyor. Bu tür ortamlarda failin kimliği çoğu zaman bilinmiyor ve mağdurların şikâyet mekanizmasına erişmesi de güçleşiyor. Ayrıca kadınların yanı sıra göçmenler, LGBTQ+ bireyler ve gençler gibi grupların daha yüksek oranda taciz riski taşıdığını belirten Ataman, mevcut sistemin bu gerçekliği yeterince dikkate almadığını söylüyor.
Bu nedenle Ataman, yasa ve uygulamanın önleyici etkiyi güçlendirmesi ve şikâyet yollarını kolaylaştırması gerektiğini vurguluyor.

Ferda Ataman, AGG’de hangi değişikliklerin yapılmasını talep ediyor?
Genel Eşit Muamele Yasası (AGG), işyerinde ve günlük hayatta ayrımcılığa karşı hukuki koruma sağlıyor. Ancak hukukçular ve ayrımcılık uzmanları uzun süredir yasanın modern riskleri yansıtmadığını, özellikle de cinsel taciz konusunda mağdurların destek almakta zorlandığını belirtiyor.
Ataman’ın talepleri üç başlık altında toplanıyor:
Şikâyet yollarının kolaylaştırılması: Mağdurların hukuki süreci başlatabilmesi için gerekli belge ve kanıtların daha esnek değerlendirilmesi isteniyor. Ataman’a göre mevcut sistem mağdurları yüksek ispat yüküyle baş başa bırakıyor.
Tazminat mekanizmasının güçlendirilmesi: Taciz mağdurlarının maddi ve manevi tazminata ulaşması zor olduğundan, AGG kapsamında daha hızlı ve erişilebilir bir süreç talep ediliyor.
Günlük yaşamın açıkça kapsama alınması: Ev arama, spor salonları, eğlence mekanları, toplu taşıma ve alışveriş gibi alanlarda cinsel taciz vakalarının açıkça AGG kapsamına girmesi isteniyor.
Ataman, kamu kurumlarının yanı sıra özel sektörün de taciz önleme politikalarını güçlendirmesi gerektiğini belirtiyor.
Cinsel taciz tartışması Almanya’nın iç siyasetinde nasıl yankı buluyor?
Ataman’ın açıklamaları, koalisyon hükümetinin içinde de gündeme geldi. Adalet Bakanlığı, AGG’nin modernleştirilmesi konusunda prensipte mutabık olsa da farklı partiler arasında “koruma kapsamının ne kadar genişletileceği” ve “tazminat sisteminin nasıl işlemesi gerektiği” konusunda görüş ayrılıkları bulunuyor.
Kadın örgütleri, sendikalar ve göçmen topluluklarının temsilcileri Ataman’ın çağrılarını destekliyor. Bu gruplar, özellikle düşük gelirli kadınların ve göçmen kökenli bireylerin tacizi bildirmekte daha büyük engellerle karşılaştığını ve devletin bu kesimlere ek koruma sağlaması gerektiğini savunuyor.
Muhalefet cephesinde ise bazı isimler reformun “özel sektör için fazla yük oluşturabileceğini” iddia ediyor. Ancak Ataman, ayrımcılığı ve tacizi önlemenin hem toplumsal güven hem de ekonomik verimlilik açısından gerekli olduğunu belirtiyor.
Günlük hayatta cinsel taciz neden yeniden gündemin üst sırasına çıktı?
Son dönemde perakende sektöründe çalışan kadınların şikâyetleri, spor salonlarında yaşanan gizli çekim vakaları ve büyük şehirlerde ev ararken karşılaşılan taciz örnekleri kamuoyunda geniş yankı buldu. Bu vakaların çoğu yasal süreçlere taşınmadığı için kamu kurumları tarafından “görünmeyen bir sorun” olarak ele alınıyor.
Ataman, bu görünmeyen sorunların toplumsal güven ortamını zayıflattığını, özellikle genç kadınların ve göçmen kökenli bireylerin günlük yaşamda kendilerini güvende hissetmediğini ifade etti. Bu nedenle, AGG reformunun yalnızca hukuki bir çalışma değil, aynı zamanda toplumsal güvenlik politikası olduğunu söyledi.
Uzmanlar da, güvenli kamusal alan politikalarının yalnızca cezalarla değil, eğitim, farkındalık ve kurumsal önlemlerle güçlendirilebileceğini belirtiyor.
AGG reformu baskısı artarken tartışma derinleşiyor
Ferda Ataman’ın uyarıları, Almanya’da cinsel taciz ve ayrımcılık konusunda daha kapsamlı bir reform ihtiyacını yeniden açığa çıkardı. AGG’nin güncellenmesi yönündeki talepler güçlenirken hükümetin reform takvimi ve kapsamı önümüzdeki haftalarda daha netleşecek. Tartışmanın hem kadınların hem de azınlıkların güvenliği açısından belirleyici bir sınav olacağı değerlendiriliyor.


