Uzmanlara göre bu durum bir paradoks barındırıyor. Zira AfD, göç ve özellikle İslam karşıtı söylemleriyle biliniyor. Ancak bazı Doğu Avrupa kökenli göçmenler kültürel ve dini farklılıklar üzerinden partinin söylemlerine yakınlık duyabiliyor. Bunun yanında, uzun yıllardır Almanya’da yaşayan ve topluma uyum sağlamış göçmen kökenliler de, “Alman seçmenin kaygılarını paylaşarak” AfD’ye oy verebiliyor.
Siyasi analistler, göçmen kökenli seçmenlerin AfD desteğinin sanıldığı kadar yüksek olmadığını vurguluyor. Yine de yapılan araştırmalara göre bu kitlenin oranı yüzde 4,5 ila 5 arasında değişiyor. Azımsanmayacak bu oran, partinin yükselişinde sembolik bir önem taşıyor.
AfD’nin söylemlerinin sertliği tartışılmaya devam ederken, göçmen kökenlilerin bu partide kendilerine neden bir siyasi adres bulduğu, Almanya’daki kimlik ve siyaset tartışmalarının en çarpıcı başlıklarından biri haline geliyor.


