Almanya’nın kamu yayıncısı ARD, ilk kez bir reality-show yayınlayacağını açıkladı. Yıllardır özel kanalların alanı olan bu formatın şimdi kamu yayıncılığına taşınması, ciddi tepkilere yol açtı.
Vergilerle finanse edilen eğlence mi?
Kamu televizyonlarının bütçesi, milyonlarca yurttaşın zorunlu olarak ödediği rundfunkgebühren (yayın vergisi) ile karşılanıyor. Bu nedenle birçok kişi, bu paraların kültürel, eğitici ve bilgilendirici programlara aktarılması gerektiğini düşünüyor. Ancak ARD’nin ticari televizyonların yaptığı türden bir reality-show’a yönelmesi, kamu yayıncılığının misyonunu sorgulatıyor.
Kalite yerine reyting mi?
Eleştirmenler, ARD’nin böyle bir adımla popülerlik uğruna kendi kimliğinden uzaklaştığını savunuyor. Reality-TV’nin çoğu zaman yüzeysel, tartışmalı ve düşük kalite içeriklerle gündeme geldiğine dikkat çekiliyor. Bu nedenle, kamu yayıncısının da aynı yönteme başvurması “kaliteyi değil reytingi seçmek” olarak yorumlanıyor.
Toplumun beklentisi farklı
Kamu televizyonlarından beklenti; bağımsız habercilik, kültür-sanat yapımları ve derinlikli belgeseller üretmek. Reality-show gibi ticari formatların ise bu misyona hizmet etmediği açık.
Sonuç olarak, ARD’nin bu kararı “yayın vergilerinin doğru kullanımı” tartışmasını yeniden alevlendirdi. Halkın vergileriyle finanse edilen bir kurumun, ticari kanalların izlediği kolay yolu seçmesi, birçok kişi için kabul edilebilir değil.
