Ekonomi Bakanlığı, enerji yoğun endüstrilerin karbondan arındırılmasını hızlandırmak amacıyla yaklaşık 6 milyar avroluk geniş çaplı bir endüstriyel dekarbonizasyon programı başlattığını açıkladı. Ekonomi Bakanı Katherina Reiche tarafından duyurulan girişim, kimya, çelik, çimento ve cam gibi sektörlerde düşük- veya sıfır-karbon üretime geçişi teşvik etmeyi ve ülkenin iklim hedeflerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Program kapsamında ayrıca ilk kez devlet destekli sözleşmeler altında karbon yakalama ve depolama (CCS) çözümleri finansal destek kapsamına alınıyor.

Dekarbonizasyon programının yapısı: Sözleşmeler, ihaleler ve süreler nelerdir?
Yetkililerin açıkladığına göre program, seçilecek projelere 15 yıllık destek sözleşmeleri sunacak; destek mekanizması rekabetçi ihalelerle işleyecek ve öncelik, “ton başına düşen en düşük sübvansiyon” talep eden projelere verilecek. Kazanan projeler, sözleşme boyunca belirlenen emisyon azaltım kilometre taşlarını yerine getirmek zorunda olacak. Bakanlık, bu yapıyla hem maliyet etkinliğini sağlamayı hem de kamu kaynağının dönüşüm için en yüksek etkiyi yaratacak projelere yönelmesini hedefliyor. Şirketlerin 2026’daki ihale turu için projelerini kaydetmeleri için son kayıt tarihi olarak 1 Aralık verildi; nihai uygulama parlamento onayı ve AB denetimine tabi olacak.
Neden CCS bu sefer programa dahil edildi?
Programın CCS’yi kapsayacak şekilde genişletilmesi, belirli üretim süreçlerinin elektrifikasyonla kolayca dekarbonize edilememesi gerçeğinden kaynaklanıyor: çimento ve bazı kimyasal üretim prosesleri doğrudan CO₂ açığa çıkarıyor; bu yüzden yakalama ve güvenli depolama yöntemleri teknik açıdan kritik bir çözüm sunuyor. Dahası, Almanya geçen yıl karbon depolama altyapısının hızlandırılması yönünde yasal değişiklikler başlatmıştı; deniz altı depolama ve CO₂ taşımacılığı hazırlıkları bununla bağlantılı ilerliyor. Yine de CCS uygulamalarının çevresel, hukuki ve toplumsal tartışmaları sürüyor.
Hangi sektörler hedefleniyor ve beklenen etkiler nelerdir?
Programın ana hedef grupları, yüksek enerji tüketimi ve işlem kaynaklı emisyonlar üreten çimento, çelik, kimya ve cam sektörleri. Bakanlığın amaçladığı sonuçlar arasında üretim süreçlerinde doğrudan emisyon azaltımı, yenilenebilir enerji ve düşük-karbon yakıt kullanımının teşvik edilmesi ve fosil-tabanlı yedek kapasitenin azaltılması yer alıyor. Resmî değerlendirmelere göre bu tip sözleşmelerin uzun vadede hem sanayinin rekabet gücünü korumasına yardımcı olması hem de ülkenin 2045 net-sıfır hedefine katkı sağlaması bekleniyor. Ancak programın etkisi, seçilecek projelerin ölçeği, uygulanma hızı ve eşlik eden altyapı yatırımlarına bağlı olacak.

Finansman, ihale takvimi ve başvuru süreci
Program için ayrılan yaklaşık 6 milyar avronun nasıl dağıtılacağına dair teknik kurallar bakanlık tarafından belirlenecek; ilan edilen takvime göre firmalar 1 Aralık’a kadar projelerini kayıt ettirebilecek ve 2026’da yapılacak ihaleye katılma hakkı elde edecekler. İhale süreçlerinde öne çıkan kriterler arasında maliyet-etkinlik (€/tCO₂), teknoloji olgunluğu, sağlayacağı emisyon kesintisi ve yerli değer zincirine katkı gibi unsurlar olacak. Nihai sözleşmelerin yürürlüğe girmesi için Avrupa Komisyonu’nun devlet yardım kuralları çerçevesinde onayı da gerekebileceği vurgulanıyor.
Eleştiriler ve riskler nelerdir?
Uzmanlar ve çevre kuruluşları programın önemini kabul etmekle birlikte birkaç uyarı paylaşıyor: CCS’nin maliyetleri yüksek ve uzun vadeli depolama güvenliği ile izleme gerektiriyor; ayrıca kamu kaynaklarının etkin kullanımı ile fosil yakıt bağlılığına dolaylı destek arasındaki ince sınır eleştiriliyor. Buna karşın sanayi temsilcileri, bu tür desteklerin rekabetçi piyasada üretimin devamlılığı için gerekli olduğunu savunuyor. Ayrıca programın AB onay süreçleri, bütçe kısıtları ve altyapı gecikmeleri uygulamada risk oluşturabilir.
Almanya’nın açıkladığı 6 milyar avroluk paket, endüstriyel dekarbonizasyonda yeni bir aşamaya işaret ediyor: CCS’nin resmi destek kapsamına alınması hem teknik hem de politik açıdan önemli bir kırılma. Ancak uygulamanın gerçek etkisi, ihalelerde seçilecek projelerin maliyet-etkinliği, eşlik eden altyapı (CO₂ taşıma ve depolama) ve AB ile parlamento onay süreçlerinin hızına bağlı olarak belirlenecek. Önümüzdeki haftalarda bakanlık kılavuzları, ihale şartnameleri ve AB değerlendirmeleri takip edilecek; firmalar ve sektör dernekleri sürece hızlı cevap verip proje kayıtlarını tamamlayacak.


