KÖLN – Bu yılki Köln Kürt Film Festivali, sinema dünyasında heyecan verici ve derinlikli bir buluşmaya hazırlanıyor. Festival, teması ve seçkisiyle, çeşitlilik, direniş ve ilhamı merkeze alıyor. Organizatörler, festivalin amacını “farklı seslerin duyulmasını sağlamak ve diyalog ile düşünme için bir alan yaratmak” olarak tanımlıyor. Festival, özellikle Kürt-feminist ve kuir bakış açısına sahip filmlere yer vererek, baskı mekanizmalarını ve bu mekanizmalara karşı geliştirilen direnişi vurgulayan eserleri öne çıkarıyor.
Fransız yeni dalga: isyankâr estetik ve ilham
Festival bu yıl özel bir sinema akımına odaklanıyor: Fransız Yeni Dalga ve bu akımın Kürt sinemasına etkileri. Anlatı yapıları, karakterler ve kamera tekniklerine deneysel yaklaşımıyla bilinen bu akım, birçok Kürt sinemacının yaratım sürecine ilham vermiştir. Yeni Dalga’nın isyankâr estetiği ve geleneksel normlardan kopuşu, Kürt sinemasında sıkça görülen direniş, kimlik ve özgürlük öyküleriyle bir uyum sergiliyor.
Özgün bakış açısı ve cesur yenilikçilik
Bu yılki festivale seçilen filmler, Fransız Yeni Dalga’nın cesur yenilikçiliği ile Kürt sinemacılarının özgün kültürel bakış açısı arasındaki güçlü bağı yansıtıyor. Festival, hem Kürt bölgelerinden hem de Kürt diasporasından gelen film yapımcılarının kısa ve uzun metrajlı filmlerine yer veriyor. Ayrıca Kürt temalarına odaklanan, Kürt olmayan film yapımcılarının eserleri de programa dahil ediliyor.
Heterojen jüri ile kültürel çeşitlilik güvencesi
Köln Kürt Film Festivali, seçilen filmlerin mümkün olduğunca çeşitli ve dengeli bir program oluşturmasını sağlamak için jüri seçimini de titizlikle yaptı. Cinsiyet eşitliğine ve kültürel çeşitliliğe özellikle dikkat edilen jüri yapısının, programın kalitesini ve kapsayıcılığını artırması bekleniyor. Organizatörler Hesam Yousefi ve Agid Bouzan, jüriyi özellikle heterojen bir yapıdan oluşturduklarını belirterek, program çeşitliliğine verdikleri önemi belirtiyor. Festival ekibi bu çabanın, festivalin temel misyonu olan diyalog ve farklı sesleri duyurma amacını desteklediğini ifade ediyor.

Festivalde hangi filmler var?
Filmhaus Köln’de düzenlenecek Festivalde 2021-2024 yılları arasında tamamlanmış filmler yer alıyor. Ayrıca festival programında Kurdish Film Festival Cologne’nin 2025 yılından özel seçkisinden filmler de izleyiciyle buluşacak. Onlarca kısa film, belgesel ve uzun metraj çekilmiş filmin yer aldığı festival programına festivalin internet sitesinden ve sosyal medya hesaplarından ulaşılabiliyor.
Festivalde izleyiciyle buluşacak bazı filmler şöyle:
My Uncle Jens (98 dk.)
“Şimdiye kadar Akam, Oslo’da edebiyat öğretmeni olarak rahat bir hayat sürüyordu. Bu durum, aniden İran Kürdistanı’ndan amcası Khdr’ın kapısında belirip yanına taşınmasıyla altüst olur. İki adam, özellikle kültürel farklılıkları nedeniyle sürekli çatışmaya başlarlar. Ardından Akam’ın aklına korkunç bir düşünce gelir: Ya Khdr’ın hiç geri dönme niyeti yoksa?”

Sidik and the Panther (88 dk.)
Sidik Barzani, 25 yılı aşkın süredir Kuzey Irak’ın ücra Kürt dağlarını Fars leoparını arayarak dolaşıyor. Onun için bu keşif, hayvanın varlığının bir kanıtından çok daha fazlası: Barzani, bunun sonucunda bölgenin milli park olarak koruma altına alınmasını ve böylece memleketindeki bombardıman ve şiddetin nihayet sona ermesini umuyor.

Roots: Jews of Kurdistan in Jerusalem (57 dk.)
“Kökler: Kudüs’teki Kürdistan Yahudileri” adlı belgesel film, İsrail’deki Kürt-Yahudi cemaatinin hikayesini anlatıyor. Ülkede yüz binlerce Kürt Yahudisi yaşıyor ve bunların yaklaşık 80.000’i sadece Kudüs’te bulunuyor. Film, Kürt Yahudilerinin geçen yüzyılda Türkiye, İran ve Arap devletlerinden göçünü, Kudüs’e entegrasyonlarını ve müzikten danstan geleneksel yemeklere kadar günümüze kadar canlı kalan kültürlerini gösteriyor. Belgesel, Kürdistan Yahudilerinin yaşamlarına, kimliklerine ve eski vatanlarındaki kökleriyle olan bağlarına eşsiz bir bakış sunuyor.

The Virgin and the Child (80 dk.)
“Avesta, IŞİD’den kurtulan genç bir Kürt-Yezidi kadın, kendisini köleleştiren adamdan intikam almak için Brüksel’e gelir. Avesta, kendisini en karanlık saatleriyle yüzleştiren adalet mücadelesi ile istenmeyen bir çocuğa bakma görevi arasında sıkışıp kalmışken, ne pahasına olursa olsun sesini duyurmak için savaşıyor.”

Masterclass mit Shahram Alidi (90 dk.)
Shahram Alidi, ustalık sınıfında (masterclass), Kürt sinemacılığının ilk fikirden filmin hayata geçirilmesine kadar karşılaştığı zorlukları ve sunduğu fırsatları anlatıyor.
Özel bir vurgu, Yeni Dalga (Nouvelle Vague) akımının Kürt sineması üzerindeki etkisine ve sıklıkla Kürt Yeni Dalgası olarak adlandırılan yeni nesil film yapımcılarının gelişimine yapılıyor.
Alidi, kültürel kimliğin, dilin ve politik gerçekliğin yaratıcı süreci nasıl şekillendirdiğini ve Kürt sinemasının—özellikle de diasporada—sanatsal ifade ile toplumsal angajman arasında nasıl bir yol bulduğunu aydınlatıyor.
Kendi kuşağının en önemli Kürt yönetmenlerinden biri olan Shahram Alidi, şiirsel film dili ve insanlık, anımsama ve direniş üzerine derin köklü hikayeleriyle tanınıyor.

Black Horse Memories (90 dk.)
Black Horse Memories filminde, Kürtçenin öğretilmesinin yasak olduğu Türkiye-Kürt bölgelerinde, bir grup genç kendini bu yasağa karşı mücadeleye adıyor. Gizlice okul dersleri veriyorlar, gizli ders kitapları basıyorlar ve bunları yeraltında dağıtıyorlar. Bu yasak, hem hukuki hem de duygusal açıdan büyük tehlikeler barındırıyor. Aktivistler sadece dış baskıya karşı değil, aynı zamanda kültürel bir sessizliğin gölgesinde yaşamanın getirdiği iç çatışmalar, kayıplar ve özlemlerle de mücadele ediyorlar. Film, direnişin, kimliğin ve kişinin kendi dilini ve kültürünü yaşatma arzusunun çarpıcı bir portresini sunuyor.

Zagros (102 dk.)
“Zagros, Kürt bir köyde hamile karısı Havin ve kızıyla birlikte yaşayan bir çobandır. Babası ona, insanların Havin hakkında fısıldaştığını söyler: Bir yasak aşk söylentisi vardır. Zagros, karısına güvendiği ve söylentilere inanmadığı için babasının endişelerini bir kenara iter. Daha sonra, Zagros koyunlarıyla ilgilenirken, ailesinin Havin’i zinayla suçlayıp onu hapsettiğini öğrenir. Zagros köyüne döner ancak ne karısını ne de kızını bulabilir. Havin, kızı ve doğmamış çocuğuyla Batı’ya kaçmıştır. Karısının masumiyetine inanan ve babasına karşı çıkan Zagros, İstanbul’a gider ve onu Batı’ya götürebilecek bir kaçakçıyla buluşur.”



