Başbakan Friedrich Merz ve diğer bazı Avrupa devlet ve hükümet başkanları, Ukrayna’da ileride sağlanabilecek olası bir ateşkesi güvence altına almak için bir “koruma gücü” (Schutztruppe) konuşlandırmaya hazır olduklarını açıkladı. Bu birlik, taraflar arasında bir anlaşma sağlanması hâlinde devreye girecek bir dizi taahhüdün parçası olarak tanımlanıyor.
Söz konusu plan, Berlin’de yapılan iki günlük müzakerelerin ardından hazırlanan bir belgeyle ortaya kondu. Görüşmelere, Ukrayna’nın en önemli Avrupa müttefiklerinin yanı sıra Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Selenski de katıldı. Ayrıca ABD’yi, Washington yönetiminin özel temsilcisi Steve Witkoff başkanlığındaki bir delegasyon temsil etti.
Görüşmelerin odağında, ABD tarafından sunulan bir barış planının geliştirilmesi yer aldı. Bu plan üzerinde Avrupa ülkeleriyle Ukrayna arasında mutabakat arandı; ancak Rusya sürece dâhil edilmedi. Bu durum, Moskova’nın olası bir anlaşma ve buna eşlik edecek koruma gücü planına nasıl tepki vereceği sorusunu gündeme taşıdı.
ABD’den temkinli tavır
ABD cephesinden koruma gücü planına ilişkin ilk etapta resmî bir açıklama gelmedi. Bununla birlikte, Washington daha önce böyle bir güce asker vermeyeceğini net biçimde ifade etmişti. Dolayısıyla, ortaya konan plan şu aşamada öncelikle Avrupa ülkelerinin siyasi ve askerî iradesine dayanıyor.
Planın hedefi: Ateşkesi korumak
Koruma gücü teklifi, sahaya hemen asker gönderilmesinden çok, ateşkes sağlandığı takdirde devreye girecek olası bir güvenlik şemsiyesi olarak tanımlanıyor. Amaç, olası bir anlaşmanın kâğıt üzerinde kalmaması, sahada da uluslararası bir varlıkla desteklenmesi olarak ifade ediliyor.
Ancak Rusya’nın masada olmaması ve sürecin Ukrayna, Avrupa ülkeleri ve ABD hattında şekillenmesi, bu planın gerçekçi şekilde uygulanıp uygulanamayacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Moskova’nın böyle bir girişimi reddedip reddetmeyeceği ya da sahadaki durumu tırmandırıp tırmandırmayacağı henüz bilinmiyor.
Berlin’deki görüşmelerin ardından yayımlanan belge, diplomatik çabaların askerî boyut içeren yeni bir aşamaya girebileceğine işaret ediyor. Buna karşın, hem ABD’nin mesafeli tutumu hem de Rusya’nın dışarıda bırakılması, Ukrayna için önerilen bu koruma gücünün hayata geçirilmesini şimdilik belirsiz kılıyor.


